top of page

Dünya bankaları gözlerini Fintech'e açtı

Fintech, teknolojinin ve kullanıcı davranışlarının teknoloji ile yeni dinamiklere bürünmesi ile hızlı gelişimine 2018 yılında da devam ediyor. Bu hızlı ve dolgun gelişim etkisini finans sektörünün hemen hemen her alanında göstermekte ve finans dünyasının değişimini adete bir evrime doğru sürüklemektedir.

Son 5 sene içinde toplam Fintech yatırımlarının yıllık bileşik büyüme oranı %54 olmak üzere 2017 senesinde 27,5 milyar dolara ulaşmıştır. Aynı sene içinde, risk sermayesi yatırımları bu değerin %60’ını oluşturmuş ve yıllık bileşik büyüme oranı %45 ile, 17 milyar doları bulmuştur. 5 sene önce finansal kuruluşların toplam yatırım içinde aldığı pay %21 iken, bu oran 2017’de %40’a ulaşmış ve toplam yatırım değeri %81 büyüyerek, 11 milyar doları aşmıştır. Bu resim finansal kuruluşların Fintech’e uyanmasının en önemli göstergesidir.

“Avrupalı bankaların Fintech yatırımları hem girişim hem de vertikal anlamında daha geniş bir çeşitlilik ortaya koymuştur”

Bankaların son dönem yatırım eğilimlerine baktığımızda, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) öne çıkan vertikaller robo-danışmanlık ve para yönetimini basitleştiren platformlar olurken, Avrupa’da, yatırımları çeken alanların varlık yönetimi, kredilendirme, ödeme sistemleri, mevzuat teknolojileri, yazılımlar ve blockchain olduğu gözlemlenmektedir. ABD’de Fintech’e yatırım yapan bankaların en önemlilerinin yatırım bankaları olması, Avrupa’da ise bireysel bankaların girişimleri dikkat çekmektedir. ABD’de büyük bankalar bölgesel olmakla beraber, bünyelerinde ve aktivite alanlarında hantal yapılara sahip olmadıklarından teknoloji gelişimlerine ayak uydurmakta Avrupalı bankalara göre daha rahat bir dönem geçirmiş olsalar da, geleceğe hazırlanmak için konsorsiyumlar içinde ve dışında coğrafi sınır tanımadan Fintech girişimlerine yatırım yapmaya hızla devam etmektedirler. Son dönemde ise, Avrupalı bankaların Fintech yatırımları hem girişim hem de vertikal anlamında daha geniş bir çeşitlilik ortaya koymuştur.

“Bankaları “ortak bir paydada” buluşturan ve yeni ağlar kurmaya ve geliştirmeye odaklanmış Fintech girişimleri, radarlarını Fintech’e çevirmiş önemli yatırım bankaların büyük bölümünden yatırım almayı başarmışlardır.”

Bankaları “ortak bir paydada” buluşturan ve yeni ağlar kurmaya ve geliştirmeye odaklanmış Fintech girişimleri, radarlarını Fintech’e çevirmiş önemli yatırım bankaların büyük bölümünden yatırım almayı başarmışlardır. Örnekleri arasında, Avrupa’da ve ABD’de toplam 112 milyon dolar yatırım alan ve 80 bankadan fazlasını ve farklı finansal kuruluşları bir araya toplayarak DLT (distributed ledger technology veya merkezi olmayan, dağınık ağ teknolojisi) tasarım ve uygulamasını hayata geçiren R3 konsorsiyumu; Avrupa’da, 296 milyon dolar yatırım alan ve bulut ortamında güvenli iletişim sağlayarak, platformları, pazaryerlerini ve bireylerini birbirine bağlayan Symphony Communication Services; 34 milyon dolar yatırım alan ve kurumsal yatırımcılar için türev ve teminat yönetim sistemleri geliştirip pazarlayan AcadiaSoft göze çarpanlar arasındadır.

ABD’de ise, birden fazla önemli bankadan yatırım alan girişimler arasında, 20 milyon dolar yatırım alan ve DLT sunan Axani, 68 milyon dolar yatırım alan ve büyük veri analizi ve bulut bilişim işlemleri geliştiren Kensho, 38 milyon dolar yatırım alan ve data ve analiz platformları geliştirerek hisse senedi analistleri için tahmin modelleri hazırlayan Visible Alpha’yı gösterebiliriz.

Bunlar dışında, bankalar, hemen hemen Fintech’in her kolunda girişimlere yatırım yapmaktadır, son dönemde sayıca en fazla yatırım alanlar ise sermaye piyasaları ve veri analizi yazılımları olmuştur.

“Özellikle aldıkları yatırımlar ve genişlettikleri servis ve ürünlerle, Avrupalı dijital bankaların Amerika’yı keşfetmek üzere yola çıktılarını da söyleyebiliriz.”

Köklü bankaların dışında, yeni nesil girişken dijital bankaların (challenger banks) diğer Fintech girişimleriyle yaptığı ortaklıklar ve bu girişimlere olan yatırımları da göz ardı edilmemelidir. Hem ürün ve servislerini geliştirmek hem de yeni coğrafyalarda genişlemek için, en hızlı büyüyenler arasında olan Atom Bank, Tandem, Monzo, Starling Bank, N26 ve Revolut şimdiye kadar 25’ten fazla Fintech ile ortaklıklar kurmuştur. Özellikle aldıkları yatırımlar ve genişlettikleri servis ve ürünlerle, Avrupalı dijital bankaların Amerika’yı keşfetmek üzere yola çıktılarını da söyleyebiliriz. Tüm bu aktiviteler piyasada giderek yoğunlaşan konsolidasyonun getirileridir. Dijital bankalar Fintech girişimlerine yatırım yaparken ve küçük ölçekteki firmaları satın alırken, köklü bankalar da filelerine dijital bankalarını almaya başlamıştır. Teknoloji ve veri üzerine kurulmuş yeni bir finans dünyasının köklenmesine ve gökyüzüne doğru büyümesine şahit oluyoruz.

“Teknolojinin hızına ayak uydurabilmek için, bankalar en hızlı çözümü bugün gördükleri ve “görülebilen” gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayabilecek Fintech girişimlerini çatılarının altına alarak bulmaktadırlar.”

Bankaların teknolojinin gelişim hızına ayak uydurarak, yeni ihtiyaçlar geliştiren müşterilerine servis verebilmeleri ve kültürlerini bu ekosisteme göre yeniden şekillendirebilmeleri için, hantal ve kalıplaşmış süreçlerinden acilen arınmaları gerekmektedir. En hızlı çözümü, bugün gördükleri ve “görülebilen” gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayabilecek Fintech girişimlerini çatılarının altına alarak bulmaktadırlar. Bu tür yatırımlar, ekosistemi verimli hale getirmektedir. Elbette, bu kadar hızlı bir değişimin içinde yakın geleceğin teknolojilerini, ihtiyaçlarını ve tüm bunlara bağlı olan servis ve ürünlerinin ne olacağını tahmin etmek giderek zorlaşmaktadır. Bu bakımdan, bankalar yatırım yapacakları girişimlerin geleceğin teknoloji ve ihtiyaçlarını yakalayacak kadar esnek ve yaratıcı olmalarına önem vermelidirler.

Geleceğin finans dünyasını hazırlarken, bugünün finans kuruluşlarının ve girişimlerinin odaklanması gereken bazı eksenleri belirtelim. Bu eksenler üzerinde gelişen oyuncuların sektörün evrim sürecinde yok olmayacağına inanıyoruz.

“Müşteriler, köklü finansal kuruluşları finansal teknoloji seçimlerini güvence altında yapabilmek için yanlarında görmek istemektedirler.”

Yeni oluşumda, her zamankinden çok müşteri gözü ile bakmak ve müşteri gibi düşünebilmek kritik olmaktadır. Müşteri derken, en geniş yelpazede müşteri kesimlerini ele almak gerekir. En iyi müşteri deneyimini yaratan servis ve ürün sunucular aynı zamanda müşterilerinin kendi ürünleri veya bunlara direk veya endirekt bağlı ürünlerin seçiminde de destek vermeye başlamışlardır. Müşteriler Fintech girişimlerini yeni ihtiyaçlara çözüm sunmakta ve hatta yeni ihtiyaçlar yaratmakta kullanırken, köklü finansal kuruluşları ise, seçimlerini güvence altında yapabilmek için yanlarında görmek istemektedirler.

“Müşteriler seçimlerini yaparken aslında dijital parmak izlerinin nasıl bir mimari ve prensipler zinciri içinde kullanıldığının bilincinde olmalıdırlar.”

Kişilerin “dijital finansal kimlikleri” giderek sofistike hale gelmiş, adeta bir parmak izi niteliğine bürünmüştür. Fintech girişimlerinin ve bankaların bu verilere kimin sahip olduğu konusunda farklı görüşleri ve buna bağlı olarak iş modelleri bulunmaktadır. Aralarında fark yaratan özelliklerin temelinde, bu verilerin “kullanım mimarisinin” nasıl oluşturulduğu yatmaktadır. Müşteriler seçimlerini yaparken aslında dijital parmak izlerinin nasıl bir mimari ve prensipler zinciri içinde kullanıldığının bilincinde olmalıdırlar. Birçok Fintech girişimi bu mimarinin farklı kurguları üzerinde çalışmakta ve bankalarla işbirliklerine girmektedirler. Tüm verilerin dijital ortamda gelişmesi ve birbirine bağlanması ile, bankaların “müşterinizi tanıyın” (KYC) gibi, “işlem gören malı tanıyın” (KYO) ihtiyaçları da ortaya çıkmaktadır. İşlemi yapan kişiler gibi, işlem yapılan değerlerin de tanımlanması hem güvenlik, hem de etik sorularına çözüm getirecektir. Platform anlayışı, verilerin şimdiye kadar hiç düşünülmeyen şekilde kullanılmasının ve değer yaratılmasının önünü açmaktadır. Bu yüzden Fintech yeni boyutlar içinde hayal edilmelidir.

“Bankalar ve Fintech girişimleri bugün yaptıkları yatırımlarda Fintech tanımını çok daha geniş anlamda düşünmelidirler.”

Sadece yazılım değil donanımın açısından teknolojinin yakın gelecekte nasıl olacağını tahmin etmek giderek zorlaşmaktadır. O yüzden bankalar ve Fintech girişimleri bugün yaptıkları yatırımlarda Fintech tanımını çok daha geniş anlamda düşünmelidirler. Fintech sadece finansal servis ve ürünlerin teknoloji ile bir araya gelmesi değil, teknolojinin olanak verdiği, giderek büyüyen ağların, platformların, toplulukların, otonom ve alternatif ödeme araçlarının geliştiği, mevzuatı şekillendiren bir yapı olarak, köklü organizasyonların da DNA’sını değiştirmektedir. Bankaların, yeni DNA’larını kurgularken, bir taraftan mevzuatın gelişimi için takım ve liderlik çalışması ortaya koymaları, aynı zamanda güvenilir, sürdürülebilir ve uzun süreli değeri yüksek olan girişimlere yatırımlarını planlamalıdırlar.

  • Facebook Black Round
  • Google+ - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
Günes Ergun, Consultant, Author

Günes, is a management and strategy consultant active in the Fintech field.

Search By Tags
bottom of page